Christopher Buckley'nin kaleme aldığı Thank You For Smoking, Jason Reitman tarafından beyazperdeye uyarlanmıştır. Film'in yazarı ya da yönetmeni hakkında bilgi vermeden filmi açıklamaya çalışalım.
Film'in başında konuşmaya başlayan kişi konuşmasının sonunda dinleyicilerin kafasını karıştırarak şu mesajı verir. Ben iyi biriyim bana güvenebilirsiniz, sigaranın sağlığa zararlı olduğuna inanmıyorum hayatım boyunca içtim ama hala ölmedim. Devamında deyim oluşturmaya çalışarak, dinleyenlerin bilinç altına; beklerken, canın sıkılırken sigara iç mesajı veriliyor. Filmin başında işin püf noktasını izleyiciye keşfettirme çabasına girilmeye çalışılmıştır ama aksi dahi olsa izleyici mesajları fark etmeyip etkisinde kalsa da devamında bu giderilmeye çalışılıyor. Görüntünün girdiği sırada insanların sigaradan nefret etmesine ve bütün zararlarını bilmesine rağmen, doğru kelimeler ve hitabet sanatı ile nasıl ikna edilebileceği gösteriliyor. Film her ne kadar daha çok sigara üzerinde yoğunlaşsa da izleyenlerin sigara ve türevleri gibi topluma zararlı ürünlerden para kazanan bütün şirketlerin hemen hemen aynı çalışmaları yaptığını bilmesi önem arz ediyor. Bu sayede genellemeler yapılarak toplumun nasıl kandırıldığı anlaşılabilir. Filmde sigara gibi halkın sağlığına ciddi zararları olan ürünleri satan firmalar kazançlarının kayda değer bir bölümünü lobi ve araştırma çalışmalarına harcadıkları söylenmektedir. Bu şirkette çalışanlar genel olarak en zeki kişiler olduğu için olası karışıklıklardan bir şekilde kurtulmayı başarmakta ve bahaneler ile devamlılıklarını sağlamaktalar. Bu güne dek sigara tüketimini arttıran sebepler arasından en çok etkili olan 'Rejim, Savaş ve Sinema'dan bahsedilmektedir. Özellikle sinemanın her türlü propaganda, reklam ya da kültür emperyalizmi açısından ne denli büyük bir faktör olduğunu söylememe gerek yoktur sanırım.
Filmin devamında sigara ile başlayana kara mizaha Alkol ve Silah'da dahil olmaktadır. Kitleler ile dalga geçercesine nasıl kandırdıklarını anlatan bir yandan iğneleyen bir yandan güldüren sahneler de baskın bir ders veriliyor. 'Sinema, Televizyon ve Medya ile kitlelere her türlü pisliği güzelmiş gibi sunabilirsin.' Film'in belkide en çok dikkat çeken kısmı olan vanilya ve kakao arasındaki tartışmada çocuğa verilen derstir. Sonrasında adam kaçırma ve belki de tarihte görülen en yaratıcı öldürme girişimi ile karşılaşıyoruz ama bunun tam olarak ne anlama geldiği konusunda şüphelerim var. Sanırım filme uyarlanırken kitabın bazı bölümleri kesilince bu sahnelerde boşluklar oluşmuş. Her neyse filmin finali yaklaştıkça etik kavramı irdelenmeye başlanıyor ve izleyicilere kendilerini sorgulamaları için uç noktada da olsa örnekler veriliyor. Lakin film sonrası izleyicilerde oluşan etkiler gözetildiğinde kitlelerde iki tip etki görülmesi dikkat çekmektedir. Tutumunu değiştirmek için haklı görenler ve tutumlarını devam ettirmek için bahane bulanlar. Yani demem o ki film tam anlamıyla amacına hizmet etmemiş. İzleyicilere son olarak filmin kahramanı ve benzer işi yapanların o işi yaptıkları ve birilerinin yapmaya devam edecekleri belirtilerek, dikkatli olmaları, kandırılmamaları ve mümkünse bu durumla savaşmaları isteniyor.
Filmde ürün yerleştirmesinden bahsedip buna rağmen bir kaç ürün yerleştirmesinin olması bana her ne kadar ironik gelse de doğru bakanlar için mesaj içinde mesaj olarak kabul edilebilir. Durumun ne denli kontrolden çıktığı ve retoriğin, doğru argüman kurmanın toplumlarda oluşturabileceği yıkımın sadece gölgesini gördük. Kapitalizme ve kültür emperyalizmine hizmet edenlerin etikten yoksun olmalarını, insan hayatına ve özgürlüğüne hiçbir şekilde saygı göstermediklerini anladık. Umarım bu ve bunun gibi filmler izleyiciler tarafından doğru anlaşılıp amaçladıkları titreşimi gerçekleştirerek toplumun bilinçlenmesini sağlayabilirler.