Atinalılar'ın Sokrates'i yıldırmak, ders vermek daha doğrusu kendilerine yaptığının karşılığı olarak haksız olduğunu kabul etmesini sağlamak amacıyla başlattığı bu suçlamalar Sokrates'in inandıkları uğruna savaşması ve geri adım atmaması meclisin ölüm cezası vermek zorunda kalmasıyla sonuçlanmıştır. Sokrates'in diyalektik yeteneğine ve ikna tekniklerine rağmen kurtulabilecekken ölümü seçmiş olması, ölümünün büyük bir amaca hizmet etmesi gerektiği inancının bir uzantısı olarak fırsat olarak gördüğü bu suçlamaları kullanarak ölümü ile adalete ve hukuk sistemine büyük bir ders vermesine, kendisinin ve fikirlerinin ölümsüz olmasına olanak sağlamıştır.
Dikkatli okunduğunda Sokrates'in bütün bilinen yönlerinin dışında, Tanrı'nın kendisi ile konuştuğu ve kendisi aracılığı ile toplumu bilgilendirdiğine inanmıştır. Bunlarla birlikte savunmasında Tanrı kavramına bütünsel olarak yaptığı yaklaşımlar, ölümün gizemine rağmen ölümden sonra hayat olacağına dair sözleri oldukça dikkat çekicidir.
Kitap okunduğunda düşünülen ilk şeyin, dönemin Atinasında hukuk ve devlet sistemi ile ilgili saçmalıklar olmasına karşın 2400 yıl sonra dahi temel anlamda bir değişiklik olmamasının hatırlanması, kişiye bu durumun insanlık adına çok büyük bir utanç kaynağı olduğunu düşündürüyor. O dönemde olduğu gibi halen; doğruyu söyleyenin, yanlışları gün yüzüne çıkaranın hep bir tehtid olarak kabul edilmesi ve toplumdan dışlanmaya çalışılması, meyve veren ağacın taşlanmaya devam edilmesi geçen bin yıllara rağmen insanlığın ahlaki açıdan pek değişmediğinin göstergesidir. Bu günlerde yeni kılıflar uydurularak devam eden kölelik kavramı, yasalarla korunmasına rağmen dolaylı olarak yalnızca güçlüleri ve zenginleri koruyan haklar... ve daha hepimizin bildiği hatta zamanla kabul etmeye zorlandığı bütün ahlaksızlıklar, kötülükler, yanlışlar, açlıklar, savaşlar, sömürülmeler... ahlaki ve etik açısından her şeyin çok daha kötüye gittiğinin kanıtıdır.
Yazımı, Sokrates'in, savunmasında verdiği o unutulmaz cevap ile bitirmek istiyorum:
"Hiçbir şey bilmediği halde kendini bilge sanan bu insanlardan tek farkım, hiçbir şey bilmediğimi bilmemdir"
New York'taki Metropolitan Sanat Müzesi'nde sergilenen Jacques-Louis David'in Sokrates'in Ölümü adlı yapıtı (1787). |